29 Mart 2010 Pazartesi

Yok Gibi...


Toprak üzerinde ağaçlardan çiçeklerden dökülen polenler var ... Üzerinden milyonlarca kez geçilmiş yolda işe gidiyorum. Hava soğuk. Güneş aydınlatıyor ama ısıtmıyor. Sık dallı ağaçların arasından sızan keskin ışık demetleri, yumuşak hareketlerle yola ;uykulu gözlerime düşüyor...
Hiçbir şey olmamış gibi yapabilmek ne zor.Ama yaşamanın da başka yolu yok sanki.Şu güneşin aydınlattığı yeryüzünde yaşamanın zor olduğunu kim söyleyebilirki? Herşey geçer,her acı biter,herkes unutulur...
Hiçbir şey olmamış gibi yapabilmek ne zor...Ama evet, yaşamanın da başka yolu yok gibi...

28 Mart 2010 Pazar

Konuşamıyoruz

Kimsenin kimseyi anlamadığı, anlayamadığı, anlamak istemediği günler yaşıyoruz.Kimse kimseyle konuşamıyor. Herkesin herkese akıl öğrettiği, yukarıdan baktığı, burun kıvırdığı yorumlardan, yalancılardan da çok usandım artık.Eşit olmayan koşullarda, eşit olmayan sıkletlerde dövüşen “taraf”lardan da...
Bastırmak, susturmak, korkutmak için üst perdeden, yüksek tondan, çirkin lügattan konuşanları görünce de anlıyorum hemen asıl kaybeden duruyor karşımızda. Asıl çaresiz, asıl yetersiz onlar aslında. Kendini ifade etmeyi öğrenememiş insanlar işte...
Biz gerçek anlamda sohbet edemiyoruz ne yazık ki...
Kimsenin kimseyi dinlemeye tahammülü yok... Herkes kendisine, kendi biriktirdiğine öyle sevdalı ki...Konuşmanın yarısı dinlemektir. Dinlemek!Karşımdaki ne diyor, ne demek istiyor ve ben ne anlıyorum?Dinlemediğimiz için anlamıyor ve bağırıyoruz. Bir bağırış çığırıştır gidiyor...
Kendimi birilerine anlatmaya çalışmaktan sıkıldığımı farkediyorum aslında. Haklılığımı anlatmak zorunda olmaktanda nefret ediyorum...Bitti işte susuyorum artık ....

26 Mart 2010 Cuma

İhtiyaç

Her yeni gün durmaksızın kaybettiğimiz cesareti anımsatacak bir dosta, aileden birine ihtiyaç duyuyor insan... Bu yüzden o büyük yalnızlığımızın içinde “Bitti kardeşim bitti, birazdan geçecek” desin biri... “Kendini sıkman kadar doğal bir şey yok, haklısın, vay başına gelenlere bak” desin.. “Daha da kötüsü var elbette ama seninki de kolay değilmiş hakikaten ama sen bunu da atlatırsın” desin..Aslında bildiğimiz şeyleri söylesin evet.. Ama insan nerede olursa olsun hep aynı şeyi istiyor: çok yakınındaki birileri ses versin!.. Bitti, şimdi bitti desin...Herşey artık daha güzel olacak desin...
Hayat şimdi başlıyor desin ...

25 Mart 2010 Perşembe

inanmak

Bir arkadaş bugün bana: “Eee o kadar da güzel değilmiş hayat, değil mi?” dedi(Ne hainlik aslında. Sanki gülüp oynuyorum neyse, konu bu değil, olmasın da zaten.)çocukluğumda başlayan ve bütün hayatımda devam eden bir inanca inandım ben; hep iyi olmak. Ama bütün kalbimle! Çocukluğumdan bu yana çok güçlü bir inançla yaşadım hep. Benim için fark ederdi. Her şey fark ederdi. En küçük kıpırtıdan en büyük değişime...Birini mutlu etmek, birini gülümsetmek, ferahlatmak, faydalı olmak çok önemliydi, Fark ederdi, çok fark ederdi. Yağmur, güneş, rüzgâr, iyi kötü, ekşi tatlı fark ederdi...Adına güçlü olmak dediğimiz o şey var ya...Birileri senin inancının beline beline odunla vururken, seni aşağılayarak, zor kullanarak, dallarını sarsarak, baltalayarak yıkmaya çalışırken senin direnmen, direndikçe, ayakta kaldıkça güçlendiğini sanman... İnancımın bel kemiği kırıldı benim biliyor musunuz... Sanırım ayakta dursam da kanımın aktığını hissetemem, zaman zaman yağmurun da rüzgârın benim için fark etmemesi bu yüzden...
Bir şeye inanmanın güzel tadını kaybettim ben...

Yeniden Başlamak


Yeniden başlamak hayata.... Uykusuz geçirilen gecelerin başlattığı günlerden birindeyim...Hep bunu yapıyoruz kendimize, hep acıtıyoruz canımızı bile bile...Sonrada neden,haketmedim diyoruz...Aslında gördüğümüz gerçeği unutmak istediğimiz , aldırmadığımız için yaşıyoruz bunu... Adını hatırlamadığım bir kitapta okuyupta hiç unutamadığım bir söz geldi aklıma şimdi ACI ÇEKİYORSAN YAŞADIĞIN HAYATTAN ÇEK GİT GİDEMİYORSAN EĞER ŞİKAYETÇİ OLMA ...
Gecikmiş olsamda gittim işte...